''You are only as free as your mind lets you be''
Philip Anselmo

7 Ağustos 2010 Cumartesi

Uykusuzluk

Kaçıyorum. Nefes nefese. Ter içindeyim. Hiç halim yok ayaklarım bana direniyo bırak artık kaçma dur. Dur. yüzleşelim sonumuzla. Hayır deyip bir hırsla ileriye atıyorum kendimi. Bacaklarım ciğerlerim gırtlağım yanıyo. Ter içindeyim. Kaçıyorum. Karanlık. Koşuyorum. Bi zemindeyim ama bu yer değil. Hayır. Sanki havada gibiyim ama ayağımın altındaki sertliği hissedebiliyorum. Basma ve her basışta yanma hissi.

Her ne kadar kaçmaya çalışsamda yakalıyo beni. Bi el vuruyo omzuma. Çok yaşlı bi el. Belki yüzlerce yıllık. Eskimiş, gri , uzun tırnaklı. Sadece bi el. Bide o ele bağlı en az o el kadar yaşlı bi kol. Karanlığın içine uzanan. Omzuma dokunuyo ve. Ve sonrası boşluk. Sonrası karanlık. Gözlerim açıkmı kapalımı bilmiyorum. Zira o kadar karanlıkki fark etmiyo. Gözlerimı yumduktan sonra anlıyorum az önce açık olduğunu. Sonra tekrar açıp bekliyorum. Gözlerim karanlığa alıştıkça netleşiyo heryer. Karanlık yavaş yavaş yerini renklere bırakıyo. Koyu mat solgun ölmüş renkler. Gri.

Sonradan farkediyorum odamdayım. Yatağımda. Terliyim. Yastığım ıslak. Salyamı termi bilemiyorum.Bilmemde gerekmiyo zaten. Yavaşça doğruluyorum. Evet artık uyanığım. Gece saatin bilmem kaçı. Umrumdada değil. Uykusuzluğun soğuk eli içindeyim gene. Her yanım duvar. Kapı ardına kadar açık. Kapının önü gene duvar. Sıkışmışlık hissi kaplıyor her yanı. Sonra çaresizlik. Kafamı yastığa koyuyorum olmuyor kafamı yastığa vuruyorum olmuyor yastığı yumrukluyorum yok yok gene yok. Olmuyor.

Gırtlağa takılan hap gibi. saniyeden az orda kalıyor ama acısı korkusu sarsıntısı dakikalarca sürüyor. Acısı. Uykusuzluğu gırtlağımda hissediyorum. Biliyorum birazdan geçicek ve tekrar uyuycam ama acısı. O an. Uykuya dalana kadar geçen an. Saniye gibi. Her saniye saatten ayrılıp ayrı ayrı geliyo sanki üstüme. 1 saatin tekliği bitip ilk önce 60 a ardından 3600 a dönüşüp çullanıyor üstüme. Saatin her tıkı bir tokat gibi çarpıyor yüzüme. Kimliksiz geçen bi saniye daha. Bi tane daha. Bi tane daha..

Kim bu yataktaki. Karanlıkta çaresizce yastığına sarılan kim? Ben miyim? Bu muyum ben? Bu kadar sefilmi görünüyorum. Lanet olsun herşeye. Bir kere daha geceye yenildim. Biliyorum bi saat sürücek bu azap en fazla. Ama bir saatin her saniyesi teker teker sarılıyor boğazıma. Her saniye ağzımdan girip yerleşiyor boğazıma. Nefes mi? oda ne? O kadar saniyenin arasında nefese yer yok. Orda bana bile yer yok.

Yastığıma sarıldıkça sarılıyorum. Bacaklarımı göğsüme çekiyorum. Anne karnında gibiyim şimdi. Rahat. Bana en yakın ben gene bana en yakın. Bir elimle dizimi tutuyorum. Hoş geldin.. Hoş geldin uyku. Hoş geldin tebessüm. Hafiflik. Hoş geldiniz. Galiba şimdi uyuycam diyorum. Sabaha farkediyorum uyumuşuyum. Uyandığımda anlıyorum. Bir gün daha var önümde. Düşmana inat yaşanacak bir gün daha.

Gene uyumak için uyanıyorum. Akşamı bekliyorum. Sonrası.. Sonrası karanlık