''You are only as free as your mind lets you be''
Philip Anselmo

29 Nisan 2010 Perşembe

ünlülerin ilk halini görmek istermisiniz 2 ?

-şaka lan şaka. deminki yazı şakaydı. güzel oldu bence. nese konuya gelelim-

mal gibi otururken bi msn e girem dedim. girdim. kimse yok.-yu ar anteyy you ar anti soşııl- nese işte bloga yazı falan yazıyodum birden msn in bugun sayfası açıldı. genelde test falan oluyo-saçma kişilik testleri. kafanıza ucak düşecekmi? türünden--kişilikle ne alaksı var lan bunun?- onları çözüyorum arada. maksat vakit ölsün. e işte birden o çıktı karşıma. ünlülerin eski halini görmek istermisiniz? hayır. istemem. niye istiyimki? manyakmıyım? ancelina ablayı taş halinde görmek varken niye gudubet haliyle görmek istiyimki? sonra düşünündüm ulan bi insan niye bunu ister. ve çözdüm...

Hey sen! Ulan sana diyorum! Heey kime diyorum? Sen lan sen! Heh. Dinle ey çirkin insan ünlülerin eski cirkin hallerine bakıp bak onlarda çirkinmiş şimdi çok güzeller çirkin ördekten kuğuya dönmüşler bende öyle olcam diyosun dimi.. NAH OLURSUN ÖYLE NAH!

olmicak sana öyle bişey boşuna kandırma kendini. çirkin geldin çirkin gidicen yüzleş bu gerçekle. bi kere hikayeden anlaman lazım. çirkin ördek yavrusu kuğuya dönüşüyo. bok dönüşüyo nereye dönüşüyo. transformırsmı lan bu dönüşsün? kuğu yumurtası ördeklerin arasına karışıyo kuğu yumurtadan çıkıncada ecüş bücüş bişey tabi diyer ördeklere benzemediği için çirkin diyolar. halbüki baksan diyer kuğu yarvuları içinde gene güzel. yani o kuğu yavrusu küçükken cirkin sanılsada onun kaderi güzel olmak. senin öyle bi kaderin varmı? yoo cirkin doğdun cirkin ölcen. o kuğu olarak doğmuş ördenklerin arasında-bilerek ördenk yazdım lan düzeltmeye kalkma hemen- çirkin demişler. sonradan anlaşılmış aslında cok güzel bi kuğu olduğu. sen insanların arasında insan olarak doğdun. çirkin dediler. ilerdede çirkin olucan. niye? kuğu diyilsin cünkü sen. sen cirkin ördeksin.

o yüzden alış bu gerceğe. ünlülerin eski hallerini sapıkça takip etmeyide bırak artık. onların içinde vardı o güzellik. sende yok o. o yüzden boşuna çok güzel olcam herkes beni sevicek falan deme. misal o ipne kuğuyu al bak. kuğu olduğu ortaya cıkınca direk kuğu sürüsüne katılıyo. pezevenk hayvan! ulan ördekler büyütmüş beslemiş korumuş sonra güzelim diye satıyon onları. it hayvan! pislik! g.t! o yüzden ey çirkin özenme bu ipnelere. onların içi fos olum. bırak sen. gel beni dinle. dışı güzelsede içi beş para etmez lan onların. ün diye güzellik diye iki dakkada satarlar adamı. uçarlar öyle. bırak sen öyle olma. çirkin kal. iç güzelliğin parlasın.

hadi bakıyım öyle saçma seylerede bakma. ulan bak hala bakıyo yaa kapatsana lan!

ünlülerin ilk halini görmek istermisiniz?

hayır

Sıra

çok acayip bi şekilde sıramı seviyorum. hoşlanıyorum diyebilirim. aslında o sırada benden öncede oturan biri vardı ama ben iddia ediyorum o sırayı ondan daha cok sevdim ondan daha cok sahiplendim. önüme başka yeni bi sıra koysan üzülürüm misal.

süper bi şey lan sıra. valla. öyle sıra diyip geçmemek lazim. olmazsa büyük sorunlar çıkartırım. seviyorum sıramı.

az cefamı cekmedi o sıra. aslında cok yönlü cok kişilikli bi sıra oldu o. yeri geldi bak bu sınır burdan ileri geçmicen gibi ilk okuldan kalma muhabbetlerde sınır taşıdı yeri geldi milletin kalp çizdiği-sınıfta aşık bolluğu var lan- üstüne sevdiceğinin adını yazdığı-bi ben yazamadım anuna goyyim- yeri geldi üstünde salyalar sacarak uyuduğu bi varlık oldu sıra. çok sevdim ben o sırayı. vallaha lan.

gerci dış görünüşü çok acayip sıramızın. daha dorusu ''üst'' görünüşü.

sağ tarafında kocaman ANTI SOCIAL yazan -bu gün yaklasık 34 tane daha ufak anti social yazısı geldi- iyice sağında dread and fugitive mind in yanlıs yazılmıs sözleri olan-akıldan yazmaya kalkınca öyle oldu çıkaramadımda sonra. gerci ıslak mendille acil mudehalade cıkardıda kim ugraşçak- bi sıra. ha bide delicesine kazınmıs bi şekilde gökcan yazıyo. bi arkadaşımızın platoniği. tanımam etmem. çok düşündüm sıramda niye gökcan yazıyo lan diye. bi anlam veremedim. sinirlendim. niye gökcan yazıyo olum burda dedim kendime. cevap veremedim. sıraya sordum. oda bişey diyemedi. alıştım bende. sağında büssürü yazının olduğu bi sırada oturuyorum. sıranın solu ise ayrı bi dünya.

echo-narcisikos-narcipiskopos da olabilir. haricinde bişeyde olabilir. tırt yunan miti imiş-
megadeth
otdu

üçlüsünü barındıran tek sıra soludur sanırım. üstünde bide kalp içinde murat boz yazıyo. sıra arkadaşım murat boz manyağıi sırf pazartesi gününü rahat geçirebilmek için muratlı kalpin silik yerlerini tazeledim.-çok ayrı hikaye sonra anlatırım-

böyle bi sıra işte o. her türlü manyaklığı aşkı nefreti sadizmi faşizmi fantaziyi çekmiş bi sıra. ama seviyorum sıramı. üstünde uyumak çok eylenceli lan. salya saça saça uyumak. başka sırada uyuyamıyorum misal o kadar rahat. misafirliğe gitmiş gibi oluyorum. rahat edemiyorum. eyer bigün sıra arkadaşım beni sırasından kovarsa sırayı alırda giderim. anlamam ben. o sıra ile aramızda düzeyli bi ilişki var. seviyorum onu.

öptüm sağlıcalıkla kalın. yada kalmayın banane

28 Nisan 2010 Çarşamba

Sepultura geçti üzerimden


Okulda atp sizlikten kıvranıyordum. açtım susuzdum çaktırmıyordum ama son saatlere doğru düşünmekten bile vaz geçmiştim bir ağırlık olarak devam ediyordum günüme. tenefüslerde merdivenden inip çıkmak eziyet olmuş vucudum 'lan gavat biz burda atp diye yakınıyoz sen olanıda yürümeye harcıyosun'' diye isyan ediyordu bana.

neyse okulun son saati geldi bende melih-bakınız ismi ilk önce gelmekte-mert yaman meriç dilara grubunun yanına gidip son muhabbeti yaparken bi yandanda mat sınavının girme boyutunu bi yandan açlığımı bi yandanda konseri düşünüyordum. açlık bastırdı diyer düşünceleri bırakıp açlığımı düşündüm.

eve ulaşınca-abartı deyil- bir somun ekmek yedim. öyle açtım yani. doydum falan. verdim kendimi yatışa tam uyuycam abimin hacı gidelimmi sorusu geldi. götümden bir yeah diyip giyinmeye başladım. evden çıkarken babamın oğlum üşüyceksin öyle lafı geldi. baba tabi kırılmaz. mecbur bi kat bişi daha giyip yarı lahana vurduk yollara kendimizi. yürüyüş yürüyüş...

Trenvay-tren demeyi daha bi seviyorum lan- da önümüze bir grup sıtayla genç geldi. trenin ileri hareketinden dolayı geriye senteleyen sıtayla genç makinist abiye bi küfür saydıktan sonra arkadaşlarına döndü ve oolum brezırsa üyelik aldım lan dedi. ben hafif gülmeye başladım. sonra dier sıtayla naapçan kendinmi vidyo yüklicen dedi diyeri yok lan tüm vidyolara erişimim var artık dedi. diyeri kaç günlük dedi sıtayla gençte 3 günlük deneme sürümü derken arkada yer boşaldı oraya oturdular. o sırada abim bana dönüp bah lan bah bunlar pornocu diyince gülmeye başladık ikimiz. arkada daha sonra olanları bilmiyorum indik cünkü o durakta

sonra otobüslere yürüdük. taksim? dedim yeah! dedi ayşe abla? dedim yemek dedi. haa iyi iyi dedim otobüs ararken dolmuşa binip gittik. hoop taksimdeydik.

benim için eziyetlerin en büyüklerinden biri taksimde olmak. çok kalabalık lan. heryerden insan fışkırıyo resmen. aşırı kalabalık. öbek öbek insan akıyo üstüne. sevmem ben öyle. bide nedense hep o kırmızı tren yavrusunun bana arkadan çarpıcağı korkusunu taşıyorum. atamadım o korkuyu. abime bu kadar insanı sevmiyorum lan dedim oda bana e sende onlardan birisin dedi bende ben kendimide sevmiyorum ki dedim. o sırada telefonu caldı alo diyip konustu. kim diyince bi tanıdık fak yu diyo sana diyip orta parmağını gösterdi bana. öpüyorum dedim yürümeye devam ettik.

oturduk bi resteouranta yemekler falan geldi o sırada ayşe abla geldi. ben cok doyduğum için bi çorba içip kalktım. ordan hobik diye alana gidicekken cok farklı yollara saptık offroad a cıktık falan. yürüdük mürüdük en son ulaştık mekana girdik içeri. bi baktım obaa pantera cemeteri geyts calıyo. kafadan gaz. abim ufak sınava soktu beni bu calan ne falan diye sınıfta kaldım ama. nese bi dahakine calışır giderim

yavaştan hava soğumaya benimde götüm buz kesmeye başlamıştı. kalkıp metalhead kalabalık arasında ısınalım dedik. girdik aralarına. ohh sıcacık. ulan dedim metal insnı bu yüzden seviyorum. ne kadar çok olsalarda asla kalabalık olamiyolar. herkes kendi grubu içinde takılıyo. süper bişey lan!

sonra sepultura çıktı sahneye. ooo lamalar yeah lamalar falan. solist derrick abi cıktı sahneye. adam devasa bişey. çok korkunçtu lan. sokakta görsem taş kesilir kalırdım. benden 3 tane yemiş gibi bi hali vardı. saygı duyulası. sahnede olmaktan harbi keyif aldığı hareketlerden belli. sarkılar falan mütiş. öyle kuru headbang lar alkışlar zıplamalarla geçti konser. taaki teritory i calmaya başlanaya kadar...

WAR FOR TERRITORY!!

abim bana baktı ben ona baktım hade dedi ilerlemeye başladık yavastan. durduk bi 11 12 adım sonra. millet zıplamaya bağırmaya başlamıştı. sonra derrick

Unknown Man
Speaks To The World
Sucking Your Trust
A Trap In Every World

Dedi sonra ekledi

war for territory!

o an bişeyler koptu kafada. deli gibi var for teritoreeeeeeeey diye bağırmaya başlamıştım. üstüne yediğim omuz darbesiyle its time! dedim kendime ve attım kendimi pogonun içine. o yeaah yok böyle bi keyif bi o yana bi bu yana arada teritoreeey diye bağırma falan. durup headbang yapmaya başlama yaparken arkadan bi kolun seni tutup pogonun içine çekmesi. hell yeah! arada sendeleyip düşücek gibi olcakken kıl payı kurtulup devam etme. işte keyif..

sonra herkes azmış gibi bağırıyodu ruuuuuuts! rooooootsss! diyende vardı(roots bloody roots) son olarak onu çaldılar ve eklediler bunu burasımı daha iyi tel avivmi daha iyi görmek için calıcaz(bi sonraki durakları tel aviv)

o anda sarkıya girdikleri gibi ortalık karıştı zaten. düşünmeyi bırakıp sahnedeki devlere bakıyodum. ve yanımdaki adama omuz atıyodum.

sonra ilk defa sıra arkadaşımın bi duasının kabul olduğunu gördüm-genelde dualarının kabul olmamasından yakınır- inş metalciler ezer seni demişti oldu valla. bi omuz sonrası yere düştüm ben. anında bi abi kolumdan tutup kaldırmaya başladı-kaldırmaya çalışma şekli beni sürüklemekti. önce pogodan güvenli bi alana taşıma işlemi. bi süre sürüklenip ertafımdakiler boştaki elimle ittirdikten sonra ayağa kalktım çenemin acıdığını farkkettim-diz yemiştim- sitir et diyip daldım tekrar kalabalığa. sonra bitti zaten konser. çok iyiydi ama lan. yeah. bu kadar olur

eve 12 gibi geldim. geldiğim gibi attım kendimi yatağa zaten. günün heycanı ve ter kokusu hala üstümden çıkmamışken

25 Nisan 2010 Pazar

İki hayvan ve sahibi

''İsan aklını kullanarak melekten yükseğede çıkablir hayvandan aşağıyada inebilir''
Farabi

gelirken gördüm o kediciği. ufacık bi kedi yavrusu. minicik. yumaşacık tüyleri var. yumuk yumuk pufuduk bir şey. minicik gözleri ufacık patileri gövdesine göre kocaman başı ufacık kuyruğu. dünyanın en sevimli şeyi olmalıydı. en azından 15 dk öncesine kadar. artık hiç sevimli gelmiyordu çünkü. yumuşacık tüyleri kendi kanıyla ıslanmıştı ıslak tüyleri hiçde pufuduk deyildi gözleri çok donuktu patilerinden biri kendisinden yaklaşık 15 santim uzakta duruyordu. başı ile gövdesi arasından kanı sızıyordu yola. diyer patisi ise tam önünde duran ağzı kanlı cehennemden fırlamış gibi duran ateş gözlü siyah köpeğin kocaman ağzında oyuncak olmuştu ona. vahşi bir sevinçle kuyruğunu sallıyordu bir o yana bir bu yana. o ufacık kedi yavrusundaydı gözleri hala. ve kahkaha sesi doldurmuştu her yeri. köpeğin boynundaki zinciri tutan iki ayaklı yaratıkların kahkahası. köpeğin başını okşayıp gülmeye devam ediyordu bu yaratıklar. o iki hayvandan daha hayvanca bir şekilde eyleniyorlardı. içlerinde eğitemedikleri vahşi hayvanı doyuruyorlardı. minicik kedi cılız bir miyavlama cıkardığında o iki yaratık coktan yanlarındaki kara zebaniyi almış yürüyorlardı.

bense küfür ediyordum kendime hiç bir şey yapmadım o iki yaratığa tek laf etmedim diye...

24 Nisan 2010 Cumartesi

Bir garip sözcük-ELVEDA-

Nasıl başlasam bilmemki. ne desem nası anlatsam hissetiklerimi. duygularımı. pek çok ben varya işte bunu yazan gercek olanı. hep içimde saklı kalanı. ne aşırı neşeli ne depresif. gercek bendir klavyenin tuşlarına basan. gercek bendir söyliyemediği bu şeyi buraya yazıcak olan-Yazıyı megadeht' in the hardest part of letting go şarkısını dinleyerek okursanız çok şık olur. zira ben o şarkıyı dinleyerek yazıyorum-

sanırım bunu yapmak yapılacak seylerin en zoru ama yapılması en doğru olan. hani birini seversin ya. ama cok seversin. gercekten onun doğru kişi olmasını dilersin. didinirsin üzülmesin diye türlü numaralara girersin. ama yüzüne gözüne bulaşır. onu yaşadım bi kaç kez. buda o yaşadıklarım için yazılsın .

sevdimmi? evet sevdim lan. itler gibi sevdim. doğru kişi olması için dua bile ettim. gözlerim doldu ardından. denedim olsun diye. olmadı. üzüldüm lanet ettim olmadı. baktım olacak gibi değil. gittikçe batıyorum. ağdan kurtulmaya calıştıkca cırpındıkça daha çok dolanıyorum. olmadı ama. malesefki olmadı

olsaydı çok güzel olucaktı biliyorum. ama olmadı. pek çok şey söylenir aşkını bulamayan kişiye. aldırma hepimizin başına gelir. devam et deymez. boşver be denir. hiç biri yapılamaz ama. yapamadım. (yapamamıştım). unut diyenler olur. unutulmazki. unutamazsınki. unutmaya calışarak esiri olursun onun. anılarda çıkar karşına. unutup bastırmakla daha cok kaşırsın yaranı. dahada cıkar ortaya. kızmaklada olmazki. kızamazsınki. kızılmazki. nasıl kızarsın o kadar sevdiğin birine. nefret.. nefret belki. günü kurtarmak için. acını dindirmek için yapılabilir. ama sonra oda anlamsız gelir. nefretde edemezsinki..

oturur düşünürsün. gözlerin dolar. bakakalırsın.
oturusun sessizliğe gömülürsün

hepsini yaptım bunların. hepsini denedim vaz geçebilmek için. olmadı. sonradan anladım ama. dave abinin dediği gibi bırakmanın en zor kısmı 'elveda' demektir.

onu yaptım bende işte. esiri olmadan ona kızmadan. sadece elveda.
güle güle kadar neşeli değil sonra görüşürüz gibi bir sonrası yok. sadece evet sadece 'elveda' gözlerim doluyen gırtalığımı parçalayarak yükselen bir 'elveda' bir kere söylemesiyle kahretmeye yeten ağızdan değil kalpten gelen bir 'elveda' ve bir daha söylüyorum

eyer birini seviyorsan ve ondan vaz geçmen gerekiyorsa
vaz geçmenin en zor kısmı ELVEDA demektir.


Such a pretty face, radiant
I saw you, across the room
I knew I had to have you

Thus started the chase
I knew I would do anything to take
Your hand and make you mine

But I learned long ago
If you love someone you have to let it go
The hardest part of letting go
Is saying goodbye
Goodbye, goodbye

[Sealed With A Kiss]

Fettered away in a makeshift cell
Beneath the venomous moonlight
I unleash my plan to watch you fail
The one I held so high

Go to sleep my love
Taste my sweet revenge on your lips
Its sealed with a kiss

I return to the masquerade ball
And leave the lone figure weeping
Stone by stone, immured in the wall
Forever left in safekeeping

Go to sleep my love
Taste my sweet revenge on your lips
Its sealed with a kiss

[The Hardest Part Of Letting Go...]

But I learned long ago
If you love someone you have to let it go
Let it go, let it go
The hardest part of letting go
Is saying goodbye
Goodbye, goodbye





So my love..
Now I'm saying
Goodbye



(eski bir aşkın anısına)

Günaydın

İlginç lan. hava güzel. hava güneşli. ama ben uyandım sıkıntıdan pc basına geçtim.direk annemden azar gelmeye basladı. napıyım?

azarda öyle pek sıradan bi azar diyil. yani beniç için sıradan ben alıstımda genelde sıradan karşılanmaz.

işte yok efendim hak etmiyormusun yok bana verilen para yazıkmıs yok yetermiş yok ikmanları sunmuslar kullanmak benim gucummus yok ömür boyu sırtlarında taşıycak halleri yokmus ömür boyu-bu lafları bunu yazarken yiyorum- gene yazıkmıs. baska cocuklara acıyormus. ben hiçbirşeyi hak etmiyormusum. öğretmenimede söylicekmis benle ugrasmasınmıs deymezmiş

işte böyle sürüp gidiyo okur-biliorum bunu kimse okumiycak.sikimde değil. millet okusun diye yazmıyorumki.aha pcyi kapatma cezası geldi. ben cıkıyorum sevgili okur. elveda.- luv ya!

23 Nisan 2010 Cuma

Tanrının eli indiğinde

-DENEYSEL BİR ÇALIŞMA-
--ne alaka diye sorma maksat saçmalık olsun. ha bunu düz yazıda yazsam gayet iyi olrudu. ne saçma bişey lan şiir-

SEN PİSLİK YIĞINLARINDAN BESLENEN
ETRAFINDAKİLERİN KANINI İÇEN
MÜRİTLERİNİ MASUMLARIN KANIYLA BESLEYEN
NE YAPACAKSIN CEZA GÜNÜ GELDİĞİNDE
VE SEN SONUNU GÖRMEYEN
HEY SEN! ACIMA NEDİR BİLMEYEN
VE SEN GAZABI İÇİN BEKLEYEN
NE YAPACAKSIN O GÜN GELDİĞİNDE
HASTA EDİYORSUN BENİ
BULANDIRIYORSUN MİDEMİ
GEÇİRİYORSUN VAKTİNİ
GELEN SONU BİLMEDEN
NE YAPACAKSIN O GÜN GELDİĞİNDE
TANRININ ELİ SENİN İÇİN İNDİĞİNDE
NE YAPACAKSIN HESAP GÜNÜNDE
ŞEYTAN SENİ BEKLEDİĞİNDE
HESAP VER O GÜN GELDİ
O EL ARTIK İNDİ
HEY SEN. SENİN İCİN OYUN BİTTİ
HESAP GÜNÜ SENİN İÇİN GELDİ
ARTIK YANINDA YOK KİMSEN
BİTMEYECEK ACI RUHUNU KEMİREN
BU ÖFKE Kİ DERİNDEN GELEN
SAPLANIYOR RUHUNA PENÇELERİ DEMİRDEN
HESAP VER SEN GÜNAHKAR
HESAP GÜNÜ GELDİ
TANRININ ELİ SENİN İÇİN İNDİ
HESAP ZAMANI ŞİMDİ
CEHENNEMİN AÇ ZEBANİLERİ YILLARDIR SENİ BEKLEDİ

Melek Kanadı



tanrının cennetinde pek çok melek varmış ama o meleklerin sadece bazılarının kanatları varmış. en iyi kalplı melekler alırmış o kanatları. kanatlar tanrının ağramanıymış onlara. özgürce ucsunlar diye. o kanatlı melekler her yere gidebilirmiş. tanrının hediyesi onlara özgür olma sansı verirmiş. günlerden bir günç genç ve tecrübesiz bir melek almaya hak kazanmış o kanatları. ve ucmus

uzaklara cok uzaklara uçmus ama cenneti daha önceden cok gezdiği için sıkılmıs bir süre sonra. yeni bir yer aramış gidilmemiş bi yer. dünyaya gitmek istemiş oda. söylemiş tanrıya isteğini kibarca. kabul etmiş tanrı. ve ona ucmasını söylemiş. ama eklemiş dikkat et demiş orası iyilere göre bir yer değil. melekde ucmus hiç görmediği yere doğru. ucmus ve ulaşmıs dünyaya. ama gördüklerine inanamış.
acı varmıs her yerde. kan akıyormus göllerde. ölülerle doluymus sokaklar. nefret doluymus insanların kalbi

vaz geçmiş oda dönmek istemiş ama gözüne bir ıışık carpmış bir güzellik. oraya ait olması imkansız bir şey. ucmus ona. bir insan. cennetin kendisinden bile güzel bir insan. yakın olmak istemiş ona. ama melekmiş o. insan onu göremezmişki. geri ucmus tüm hızıyla. kapanmıs tanrının ayaklarına ve yalvarmış beni görünür yap demiş. sonunda tanrı kıramamıs bu genç meleği. ve demiş sadece bir kişi.

bir kişi görebilir seni. sevinçle ucmus melek teşekkür bile edemeden. o ınsanı aramış ve bulmus. ona görünür olmus. ama olmamış işte. kabul etmemiş insan onu. geri çevirmiş.yok saymıs. lanetlemiş. olmazmıs imkanı yokmus ona deli derlermiş. üzülmüş melek. kahrolmus aglamış. o kadar üzülmüşki kanatlarından biri kopmus. acılar içinde kalmıs melek. geri dönmek istemiş ama yapamamış.

yarı yolda güçsüzkalıp düşmüş. o insana ulaşmaya calısmıs. onuda becerememiş. sonunda nefret etmiş herşeyden ve bu dünyadan. iki eliyle tutmus tek kanadını. asılmıs. cılgın gibi cekiştirip çığlık atmaya ağlama başlamış. gök gürüldemiş çığlığına bulutlar ağlamaya başlamıs bir göz yaşına. en sonunda kanlar içinde yere kapaklanmış melek. omzundan aşağı ılık kanı süzülüyormus. artık kalan tek kanadıda elinde öylece duruyormus

tanrı görmüş bunu. cılgına dönmüş sinirden. bağırmıs ona sen nasıl yaparsın bunu sana verdiğim hediyeye! o derece güçlüymüşki sesi hem gökler hemde bulutlar sessizliğe gömülmüş. lanetlemiş meleği. ne cennete almıs nede kanatlarını geri vermiş. melek ne kadar yakarsada tanrı cezalandırmış onu. artık cennetle yeri olmayan kanatsız bir melekmiş o

derlerki o melek hala dünyada aramızda gezer. ve o insanın onu sevmesi için dua eder


(eski bir dostun anısına)

Sanat kimin içindir?

iki şey demişler vaktiyle. sanat sanat için ve sanat sanat için. bu ikisi hakkında konusucak kadar yeteri bilgim tabikide yok. o yüzden saçmalayıp olayın ne olduğundan haberim bile yokken ileri geri konusmak yerine çok daha farkı bi şeyden bahsedicem.

sanat benim içindir hacım! sanatım benim içindir!
ha nasımı bak böyle

benim yaptığım sanat sayılabilicek hiç bişey yok. zaten var dersem taşlayın beni bunu yapanlara saygısızlık olur. ama olurda bir gün bir eser koyarsam ortaya o eser benim için olucak.

yani bir sanat eserini özel yapan nedir? taşıdığı anlam değilmi. sonuçta tüm eserler bir his birikimi dir duygu aktarma biçimi olarak ortaya çıktı. kimisi toplumu anlattı kimisi kendi hayatını. kimisi dedi ben toplum için varım kimisi hayır sanat için. bende ben benim için varım diycem. halk anlamasın yazdıklarımı-çizdiklerimi sanat eksperleri anlamasın. onlar için değersiz olsun halk için anlamsız olsun hepside benim için özel olucak. kimse anlamasa bile onlar benim duygularımın benim hislerimin benim hayatımın eserleri parçaları olucak. o yüzden iplemiycem ne halkı ne sanat üstadlarını. belki yazdığım bir kitap basılmaya bile layık olmayacak. ama bu onun kötü yada deyersiz olduğunu göstermiyecek. içinde benim umutlarımın hayallerimin günlerimin yıllarımın olduğu bir eser nasıl deyersiz olabilirki? o zaman ben deyersiz olurum. ama bir insan herşeyden deyerli değilmidir? o yüzden kimse söyleyemez bana onların kötü olduğunu. belki basılmaycak ama zaten bende okunmak beyenmek için yapmıycam onları. benim amacım içimi dökmek olacak. bü yüzden özel olacaklar zaten. ben kokucak o eserler. benim tadım olacak onlarda. benim ruhumdan parçalar olacak. yapmacık olmayacak eser olmayacak.
işte bü yüzden bir gün bir eser koyarsam ortaya ve onu kimse beyenmese bile o kötü değersiz anlamsız olmuş olmaycak. tüm insanlık anlamsız bulsa bile anlamsız olmaycak. cünkü o benim için sanat olacak. benim sanatım olucak. toplum ve sanatçılar onu bir sanat eseri olarak görmesede benim için biricik bir sanat eseri olacak o

Bir arkadaştan çok daha fazlası

-iki kadim dostum mert&melih' e girsin bu yazı. biraz geç tanıdığım ama asla unutmayacağım iki öğretmenime-

Sosyalseniz çok fazla arkadaşınız vardır. Antisosyal yada asosyalseniz fazla arkadaşınız yoktur 3-4 tane dostunuz vardır. bütün arkadaşlarınıza sıkıca sarılırsınız dostlarınız olur.ama bazen öyle birileriyle tanışırsınızki ne arkadaştır onlar ne dosttur. tanıdıkça kesfedersiniz onları. o kadar cok yönlü kişilerdirki onlar. ve en güzel tarafı herkes göremez o cok yönlülüklerini. sadece belli kişiler görür.

ve eyer o belli kişilerdenseniz bi arkadaştan bi dosttan daha fazlasıdır sizin için.
bir öğretmen olur. evet evet öyle eften püften hoca diyil ama. tamam size matematik öğretmez-öğretenleride var. matı iyiyse onuda yapar-hayatı öğretir. ama bu hüzünlüyken derdinizi dinleyip size anlıyorum seni diyen tiplerden değildir. gercek bi öğretmendir.

öğrenmek isteyen öğretirken karşındakinden öğrenmesini bilen bi öğretmendir. öyleki onla konusmak diyil sadece dinlemek istersiniz. o konussun siz dinleyin istersiniz. ama tek başına konuşacak kadar burnu havada deyildir. oda konusturur sizi.

tek yönlü değildir dediğim gibi. her konuda konuşabilirsiniz. fikirlerinizi yargılamaz.tartar deyerlendirir ama yargılamaz. yanlışsın demez sana. ben böyle düşünüyorum der. ama sana yanlışsın diyecek kadar burnu havada değildir. sende ona diyemezsin zaten. yanlıssa bile bilirsin o senin için yanlıştır ama onun doğrusudur. zaten belkide onu öğretmenin yapan budur. öğretmekten vaz geçirmeyen budur.

her ne olursa olsun konustukca büyürsün. olgunlaşırsın. rahatlarsın en başında. beynini kullanmanın mutluluğunu yaşarsın. büyürsün konustukça. fikirlerinde senle beraber büyür olgunlaşır gelişir. yanlışlarını söylemez sana. yanlışını fark ettirir. düzelt demez düzeltmen düzelmen gerektiğini hissettirir. fikirlerini seni büyütür onlar. şekillendirir.

işte bu yüzden bir arkadaştan bi dosttan çok daha fazlasıdır onlar. bir öğretmendir. zor anında elini omzuna koyan yanlız hissetiğinde yanında olan düştüğünde elinden tutup kaldıran en iyi dostun olan öğretmenlerdir onlar.

Bir diyalog

Mert adlı kişi ile( kavanozdan su içen adam) adalet ve daha pek çok şey üzerine yaptığımız konusmada kendisine ait sözler.arada benim zırvalıklarım var. ama bütünün güzelliğini bozmamak için attım onları.

aynen öyle hacı işte öyle olduğunda denge kurulmuş olur gerçekten ve gerçek huzurada erişilir.
eşitlik olur adalet olur.
tanrının adaleti işte burda oluyor.
dengeyi bozmak istiyen zengin elbet cezalandırılıcak.
ve aç gözlü olup zenginin malına haksız kazanç sağlamak insanda elbet ceza bulucak.
ama bütün bu karmaşaya iki yüzlüllüğü görüpt sabırla beklersen elbetteki sende ödüllendiriliceksin.
insanların haksız yollardan kolayca para kazandığını görüpte inadına alın terini seçersen zengin olamıycaksın ama elbetteki ödüllendiriliceksin.
hadi bir tanrı olmadığını varsayalım.
çıkmıycakmı insanlıktan anlıyan insanlar, insan kalabilmişler.
göstermiyceklermi saygıyı alın terine ?
küçük görmiyceklerimi aslında kendini en zirvede sananı.
aslıdna adaletsizliği insanlar sağlıyor, adaleti sağladığı gibi...
tabi abi eğer gerçekten iyi olmak istiyorsan kötü yola sapmaman bile seni mutlu eder.
ve bence tanrı herkezin yaşaması gereken kadarını veriyordur.
bir yere kadar.
iyi bir insan olmalıyız bu kadar basit aslında ben bunun içinde en iyi rehber olarak vicdanımı görüyorum abi ya.
ve filozofların o düşüncesini çok seviyorum yaşıycak kadar sana yeter.
bin liran varsa birini vermek çok zor değildir.
ama 2 liran varsa ve sen yinede birini verebiliyorsan işte doymuşsundur bence.

Aşk şarkıları

çok garip şeydir lan aşk sarkıları. herkese farklı şeyler hissettirir. nedense benim içimi bayarlar. bide sanırım plak şirketleri kontrat imzalarken en az bir aşk şarkısı yapıcaksın diye madde ekliyolar. her grubun var lan. coğuda götüm gibi..

Geçen sınıfta sıra arkadaşımla konu açıldı işte. şarkılardan falan. mp3 ler çıktı tabi. sonra bana vega nın iz bırakanlar unutulmaz-hadi yaa harbimi?!- şarkısını dinletti. aman yarabbim! bir şarkı bu kadarmı kasvetli bu kadarmı bu kadar olur yahu. zannedersin söyleyen hatuna kayıttan önce tecavüz edip dövüp öyle sokmuşlar kayıt odasına. mübarek sarkıyı söylerken can veriyo. iz bırakta git iz bırakanlar unutulmaz diyo. o derece aşık olmus-yazııık diyenleri kürekle dövüyoruz- ulan sanki dünyanın sonu gelmiş ha. olmadıysa olmadı çırıfıt. bak bü yüzden sevmiyorum işte aşk sarkılarını. con kasvetli dünyanın sonu gelmiş gibi. hele bu şarkı. evlerden ırak...

ha bide megadeht in when gibi şarkıları var. misal ondada saf nefret akıyo lan şarkıdan. dave abi kızı sevmiş güvenmiş ama kız dönüp yüzüne tükürmüş onu bıcaklamış bıcaklamıs ve bıcaklamıs-kahpeee- tabi sorna dave abide coşuyo. bir gün güneş ölücek ve karanlık yükselicek gibisinden sözler umarım acı içinde ölürsün gibi laflar göreceğin bileceğin son sey ben olucam gibi tehditler falan. direk abi aşkı nefrete cevirmiş. böyle şarkıları seviyorum işte. adam bırakmamış. üstüne o acıyı nefrete dönüştürmüş. inadına devam etmiş. o aşk ona koymuş elbet ama yavaşlatmamış bile. aksine güç vermiş devam etmesi için. içini yiyip bitiren nefret için devam etmiş. aşk acısından yıkılıp ölümü beklemek gidenin ardından umutsuzca ağlamak yerine çok güzel bi yol bence. ühü niye olmadı ühü hep benim yüzümden daha farklı biri olabilirdim ona layık olabilirdim hep yanlış davrandım demek yerine ulaan ulaaan onu sevdim ama kıymetini bile bilmedi kahpe! biliyorum hayatının fırsatını kacırdı. onun için doğru kişi bendim ama bilemedi. ama belliki benim için doğru olan o diyil ben con daha iyisi için yaratılmışım beni hak eden biri için demek daha mantıklı gelir bana. en azından daha acısız

ha bide hepsinden ayrı bi şarkı var tabi. kaçak grubunun koymaz şarkısı. bak o adamda dave abi yolunda gitmiş ama cok daha eylenceli bi şekilde! nefretini birine değil tüm çiftlere yöneltmiş.-en azından şarkının klibinde- ha adama çok şey olmus ama adam yıkılmamış. üstüne aşkın bitsede sönsede koymaz bana demiş. -şimdi o çok sevmemiş dicen nerden biliyon lan çırıfıt!- cidden güzel bi aşk sarkısı. tüm aşk şarkıları böyle olsa vallaha dünya cok daha güzel bi yer olurdu. aşkından ayrılmış aşkına kavuşamamış kisilerin arkadaşları için. dayardın böyle şarkıları ona. 2 3 güne ayağa kalkar harbiden koymaz lan bana onun aşkıda acısıda der hale gelirdi!


senden önce de gelenler oldu, gidenler oldu, bitenler oldu
senden önce de kıranlar oldu, yıkanlar oldu, bıkanlar oldu

bak bana beni benden aldırtma
sakın beni yerimden kaldırtma
yine yine bitecek nasıl olsa
sonu göre göre beni başlatma

koymaz bana senin aşkın
koymaz bitse de gitse de
koymaz yalan olup sönse de
koymaz ruhum duymaz

senden önce de canımlar oldu, cicimler oldu, gülümler oldu
senden önce de güzeller oldu, özeller oldu, üzenler oldu

bak bana beni benden aldırtma
sakın beni yerimden kaldırtma
yine yine bitecek nasıl olsa
sonu göre göre beni başlatma

koymaz bana senin aşkın
koymaz bitse de gitse de
koymaz yalan olup sönse de
koymaz ruhum duymaz

Tanrının adaleti üzerine zırvalıklar

Düşün. onun sana verdiği en deyerli hediyeyi kullanarak düşün. ve sorgula. herkesi ve herşeyi sorgula. hatta onu bile sorgula. korkma. çarpılmaktan korkma. eyer tanrı o kadar çarpıcı biri olsaydı sıra sana gelmeden dünyanın 4 de 1 i yamulmalıydı zaten. kormayacaksan sorgula. bulacağın cevaptan korkmuyorsan sorgula.eyer korkuyorsan bu yazı sana göre değil kardeşim. ama korkmuyorsan sor. tanrım adaletin nerde?

gerçekten tarnının adaleti nerde? onu hiç yanında hissettinmi? tamam orda göklerde? hissedebilirsin onu ama yanında hissettinmi hiç? eyer hissetiysen bu yazı sana göre deyil kardeşim. ama eyer hissetmediysen devam et.

tanrı her zaman orda. yukarlardan seni izliyor. seni görüyor. tanrı hep orda ama asla burda değil. tanrı her yerde ama yanında değil. cektiğin acının sorumlusu o değilmi? o yazmadımı bu kaderi? o seni fakir yaratmadımı? o seni hindistanda açlığa ırakta savaşa mahkum etmedimi? hayır tanrının adaleti falan yok. ne tanrı nede bu dünya adil. belkide adaleti bizim yaratmamızı istiyordur. bilemem

sonuçta beni yaratan o. eyer beni bozuk yada yanlıs yarattıysa bu onun sucu benim deyil. acı acı içinde kaldıysam bu onun sucu benim deyil. herkesin sınavı farklıymıs. peh! peki neden bazılarının sınav konuları farklı olurken bazılarının biraz daha kazık! oluyo? milyon dolarlar içinde gezinen bi adamın sınavıyla ağzı aclıktan kokan bi adamın sınavı mesela? kim diyebilir tanrı adildir diye? kim seöyliyebilir bunu? sadece mutlu olanlar. onlar için adildir tanrı. tanrı secdigi kulu icin adildir.

ama tanrı coğunluk için asla adil değildir.

Dünyanın en sikik duygusu-UMUT

hayatın en acı verici şeyi lan umut sahibi olmak. istediğinin olmaması ama istediğinin olması icin umudunun olması cidden acı verici. her şey bizim gibilerin başına umuttan gelir lan zaten. aklı ile kalbi arasında kalınca belki bi umut lan diyip kalbini dinleyen salakların başına gelir. halbuki kendiside cok iyi bilir böyle bişeyin asla olmicağını ama gider yapar işte. sonrada ben bu acıdan bile zevk alıyorum der. hayır hacı almıyosun. sadece kendini kandırıyosun. sıçtın sıvıyosun.

peki ya umutsuzluk? o dahamı iyi? hayır.. sadece şunu söyleyebilirimki eyer umut etmekten başka bi ekmek kapın yoksa hayatta bak iste o zaman umudunun olmaması cok umutlu olmaktan bile sikik.

eyer etrafında cok insan yoksa yerden seni kaldırıcak tek şey umut oluyo. umutta yoksa yerde yatıyosun sadece. sonra üstünden geçenlere seni ezip yükselenlere öyle ağlamaklı ağlamaklı bakıyosun. sonra bi umut beliriyo karşına. umutlanıyosun. ulan belki hayatım boyunca ezik giden hayatım düzelicek lan belkide hep beklediğim gün geldi diyosun


her şeyi göze alarak kalkıyosun ayağa. bakıyosun gökyüzüne. gördüğün tek şey acı oluyo. sonra kafanı eğip tekrar içinde durduğun bok çukuruna bakıyosun. en azından o cukuru tanıyosun.

sonra tekrar yatıyosun yere. tekrar beklemeye başlıyosun o güzel gunu. gelmiyo tabi. en azından bana pek uğramadı. ama bekliyosun iste. salak gibi bile bile geleceğini umut ediyosun. Dünyanın ek sikik duygusu lan bu. umut

22 Nisan 2010 Perşembe

Çorap kokusuna senfoni

öncelikle belirtiyim. bazı başka ve daha eski blogırların bloglarına baktım bide kendikime baktım. valla cok acayibim lan. millet aşk böcük börtü ne biliyim şiir falan yazıyo bende sana çorabımın ne pis koktuunu anlatıcam. sende okuycan. en az benim kadar sende acayipsin lan okur. valla bak- bunu okuycak kisi sayısı bir lan şu anda. üzüliyimmi iplemiyimmi bilemedim-

hacı okulda ip atlama sporunu icra ettikten sonra-ayrıntılı bilgi için bir acayip spor a bakınabilirsiniz- arkadaşlarla buluşma ve eve geri dönme olayı sonrası bünye haliyle yorulmuştu tabi. yatağa uzandım. gözleri kapadım ama uyuyamadım. beni rahatsız eden kıcıma iğne batıran bişeyler vardı. bi bi şey. bi.eeee koku. ama nerden gelir nası bi kokudur çözemedim. camdan sokağı kokladım-sniff sniff- yok. yani gene pisde böyle bişey diyil. evi kokladım. bitek evin girişi ve odama doğru olan güzergah kokuyo. sorna çakozladım durumu. gözleri indirdim aşşağıya ve bana bakan 43 numara iki adet ayağa baktım. onlara yaklaştım ve temkinli temkinli kokladım onları-sniff snifff- abboovv o ne dir o ne biçim birşeydir. insandan gelemez bu koku-zaten o yüzden kendimden süphelenmemiştim hiç. bir varlıgın böyle kokması imkansız demiştim- ilk olarak kızdım ayaklarıma niye böyle oldunuz lan siz diye. sonra gidip bi suya soktum sabunladım falan. anca kendilerine geldiler. umarım bi daha olmaz böyle bi şey. insan kendinden tiksiniyo lan..

Bunu taslaklarımda buldum lan. Okullar daha açıkkene beden dersinde ip atladıydık-hoppidi hoppidi-. O günün akşamı yazmıştım

Anılar gözümde canlandıda bi mutlu oldum gülümsedim. İnsanın güzel anıları olması çok güzel bişey lan? Size güzel anıyomusunuz o günü o gün benimle zıbıldaşanlar? Anın lan. Ben anıyom sizde anın. Süper bi gündü o gün. Sizin içinde süper olsun. Yada olmasın. Ama içten içe olsun istiyorum. Neyse buda yeni yazı yöntemim olabilir. Yada olmiycak. Kendimi kandırıyorum. Sizide kandırmaya çalışıyorum ama inanmayın bana. Bugun aile zoruyla denize gittik. Ama suya girmedim hiç. Eskiden az severdim denizi artık hiç sevmiyorum. Havuz seviyorum ben. İçinde az insan olucak. Mümkünse hiç olmuycak. Etrafta koşuşan cıplak veletler olmuycak falan. Bana özel havuz. -Leğen demeyin leğenle girişirim-Mis gibi olur. Nesyse. Hala yanlızım. Ama bu yanlızlıkta süper biriyle tanıştım lan! -Bak oda başka bi yazı konusu olsun-

Bir saçma spor-ip atlama

Bu ne saçma bişeymiş lan. bi ip var. plastik benzeri bişeyden. onu iki elinle ucundan tutup başının üstünden çeviriyon ve üstünden atlıyon. ha sıkıysa atlama. o plastik bacağına çarpınca ne biçim zıbartıyo bilyonmu? o korkuyla sonsuza kadar zıplayabilirsin. zıplayabilirim. deli gibide yorulup eşşek ölüsü gibi ter kokmakta cabası. ha ama bi iki manyak! birleşip yapınca bunu çok zevkli oluyo lan. valla. deli gibi zıbıldaşıyon millet yapamamana gülüyo sende gülüyon falan. sonra zıplıyon. aslında ulan sadece zıplıyon. bak ipsiz zıbılmadakta baya iyiyim. heralde ipide başkası cevirse ben bunu yaparım dedim harbide yaptım la. iki insanı geçirdim ipin başına dedim çevrin lan-böyle demedim tabi. yoksa o ipin başındakilerdin biri anıııl bak bilek sıcak hıdıbı bıbıdı diye başlardı hemen biliyorum- sonra atlamaya başlıyon. vallahada oluyo. dışardan pek bileye benzemesede yapınca cok eylenceli lan. tabi işin asıl kısmı kiminle yaptığın. huaaa yandıı yandıı maaal maaaal diyen biriyle yapılırsa eziyetin önde gideni olur. ama yaptığın saçmalıklara gülen birileriyse bah o an harbi güzel oluyo. üç beş kişi yapıcak bişi arıyosanız ip atlayın sevgili okur. toplanın zıbıldayın. ha aslında ipede gerek yok. yeterince manyaksanız ipsizde atlarsınız. valla lan deneyin bi ara. süper oluyo.

Yavuz Çetin

Bir usta için yazıyorum bunu. Türkiye'mizden cıkan tek blues virtiyözümüz için-senin erkeğin olmak istiyorum'u dinliyorum şu an. birazdanda yaşamak istemem' e geçicem- bu abiyi dinlerken diyerlerinden farklı bir şey var. his. adam söylediklerini ne para için ne şan için nede başka bir şey için yapıyor. sadece hissetiği için. söylemek istediği için. hissettiği için söylüyor ve çalıyor. onu bu kadarda büyük yapan bu sanırım. diyerlerinden farklı kılan bu. özledik be seni Yavuz abi. keşke gitmeseydin. keşke cennetten bir virtüyöz eksik olsaydıda dünya senin gibi bir dehayı bir insanı kaybetmeseydi. özlüyoruz be Yavuz abi. Özledik be abi.

Yıllarımız geçti birlikte
Zaman nasıl akıverdi
Zor günlerimde hep yanımdaydın
Bana hep güç verdin

Yeniden başlamak
İnan zor değil
Sadece biraz daha özveri
Eğer bana bir şans daha verirsen
Senin erkeğin olmak
İstiyorum …………..

Hayatımı sensiz yaşayamam artık
Sen benim alışkanlğımsın
Bizim sevgimiz yıldızlara yazılmış
Rüzgarlar fısıldar

Yeniden başlamak
İnan zor değil
Sadece biraz daha özveri
Eğer bana bir şans daha verirsen
Senin erkeğin olmak
İstiyorum …………..

Yeniden başlamak
İnan zor değil
Sadece biraz daha özveri
Eğer bana bir şans daha verirsen
Senin erkeğin olmak
Senin erkeğin olmak
Senin erkeğin olmak
İstiyorum …………..

21 Nisan 2010 Çarşamba

5 kırkbeş

ilginç bi hisle uyandım bu sabah. cok ilginç bi hisle. kendimi cok daha deyişik cok daha enerjik cok daha seksi hissediyordum. evet evet seksiydim. yataktan cıkmak istemeyişim hala duruyordu ama. deli gibi yatakta kalmak istiyordum. saate bakınca bunun nedenini anladım cünkü saat 5.45 di. biraz daha uyuyim dedim. gözlerimi kapadım. sonra gene aynı hislerle uyandım. saate baktım 5.45 di. ürperdim. anlam vermek yerine ğöuueeeh diye esneyip yanağımı kaşıyım dedim. cıkan hıtır hutur sesler tedirgin etti beni. oha lan ben bu kadar sakallı diyildimki dedim kendime. dün uyuduğumda diyildim. nese diyip kalktım. sadece duvara odaklanmıs bi sekilde sersem sersem yürüdüm. banyoya girdim yüzüme su carpıp aynaya baktım. koşa koşa mutfağa gidip bi bardak su koydum geri dönüp aynanın karşısına tam eski yerime bakıp hananııııııııı diyip elimdeki bardağı düşürdüm. ulan ben bendim ama aynadaki ben diyidldim. oha lan! MURAT BOZ olmuştum! vallahada murat dım işte. niye neden nası falan diye düşürken yüzüme cok deli bi düşünce geldi. ulan ben... evet evet ben... lan ben.. YAKIŞIKLIYDIM LAN! VALLAHADA YAKIŞIKLIYDIM! ha tamam ben kendimi sevmemiştim ama hatunlar cıvırlar için yakışıklıydım geriside boştu zaten. o eski mal cocuk değildim. manda gözü kadar gözü olduu halde göz kapakları yarı acılı halde kambur gezen sivilceli yaratık değildim. murattım artık. yakısıklı kişiydim. direk gercek muratı öldürüp yerini alma planlarına başlamıştım. sonra amaaan dur lan biraz hatunlarla kaynaşıyım simdi dedim. hemen dolabıma kostum. aynı hızla youtupten murat boz klipleri izliyor nası giyindiğine bakıyor sarkılarını ögrenmeye calısıyordum. en son babamın eski kot pantolonu abimin beyaz akleti! ve teyzemin kızının beyaz nayklarını giyerek dış görüşünü murat yapmıştım. ama içim hala aynı kütüktü. amaan zaten bu cıvırlar dışımı isticek ne olcakki lan diye kendimi sakinleştirdim. son olarak aşkı bulamam ben şarkısının sözlerini ezberleyip bi iki kere na nanın nanını naa aşkı bulamam beheeen diye tekrar ettikten sonra akletime su döküp kendimi süper seksi yaptıktan sonra dışarkı koştum. sokak bomboştu. sanırım bunda saatin 5.53 olmasının etkisi büyüktü. ben manyak gibi aşkı bulamam beheeen diye koşarken bişeye çarptım. bi adam. gördüğüm ilk kişi. bu süper yakışıklılığımı görücek ilk insan. arkasını yavaşça döndü ve körmüsün lan koduum dedi. o an olduğum yerde zıbank diye zıbarıp kalmıstım. phillip anselmoydu lan bu! vallaha oydu. ulan murat olarak ilk gördüğüm kişi anselmoydu. abii abii nolur abi bi this love söyle be abiii phillip abii dedim. bana ne filifi kardeşim hakan ben sigigit işim gücüm var dedi. sonra bi başkası ve başkası ve hatta çevizlibağ bakırköy hattı şöförü hilmi bile phillipti. ulan hepsi phillip olmustu bi ben murattım lan. böyle sansmı olur lan. bütün cıvır fikileri ucmustu aklımdan durumumu düşünüyodum sadece. herkes phillip olmusken ben murat olmustum. sansıma sıcıyımdı. kadere baktı. derken münübüscü hilmi abi phillip olmanın etkisiyle gazı köklemiş giderken karşıdan gelen kamyoncu phillipin kamyonunun önüne behle beni ulaağğnn nağralayıla zıbaank diye geçirirken geldim kendime. yataktaydım. hala uykum vardı ve bu sefer o eski seksiliğim yoktu. saate baktım saat 5.45 di. kaktım sersem sersem duvara odaklı yürüdüm banyoya. aynaya baktım. manda kadar gözü olduu halde göz kapakları yarı acılı kambur yürüyen sivilceli mahlukattım tekrar. sansımı skim diyip yattım tekrar....

tanrı bizle sims mi oynuyo?

Ulan valla bunu çok düşündüm lan. harbi bence öyle he. simsi bilenler bilir böyle adam yaratırsın sacını basını yaparsın kıyafet falan alırsın -eyer abazaysan sürekli sevişmeye zorlarsın hatun karakter yapıp ful iç çamaşırıyla gezindirirsin ortalıkta falan- hacı bende tanrınında yaptıgı bu he. valla. oraya git diyo sende gidiyosun. sabah işe gitmezsen isten kovuluyosun falan. ne biliyim simcede acıktım demek olan habele huuubaaa(sims 1 ama 3 de dil dahada gelismisti) nun bağaa bağaaa(baba demek olur) ben ağcıktığmm dan farkı ne lan. hani simdi orda bağaa bağaa deseydi allahın ameriği(amerikalı) ne bilcekti onun baba demek olduunu. simce zancettekti. bence dillerde öyle misal. cok bilge bi adam bana kader dediğin simstir işte hacı demişti. vallahada öyle lan. misal bak humger barım azalmıstı yedim doldu simdi uzun süre karnım acıkmıcak. misal tanrı para şifresini yazıncada loto falan vuruyo sanırım. mantıken öyledir. ama asıl soru tanrı sifre kullanırmı. ve dahada önemlisi tanrı sims kaç oynuyo vede tanrının bilgisayarının markası ne?

Benim dünyam



Fatih'de doğmuşum ben. kafadan falso. zeytinburnundada yaşamaya başlamısım(istanbulda yaşanıcak en güzel yer olmadığı belli sanırım) benim dünyamda pek çok şey var. hırsızlık dayak kavda polis polis copu polis tekmesi mahalleli tekmesi mahalleden olmiyan adamların tekmesi kumar pislik kir pas kan.. cok sey var ama bisey kesinlikle yok. adalet


Azız Nesin yoksulluk insanı ya aç gözlü yapar ya tok gözlü demişti. ben tok gözlü olmuşum. yoksulluktanmı bilmem ama olmuşum iste(bre kafir gavat babanın s 40 ı var sen ne yoksullundan bahsediosun dersen he o araba sadece babama var ama. daha bi faydasını gormuslugum yok. okula parasız gıdıp geldıım coktur yanı. ha sanslıyım gunu gecırcek kadar sanslı oluyorum. ama dedıgım gıbı. artık ne dedıysem)-burası konuyla alakasız. zaten sonradan yazdım-



hacı eyer kim tanrı adıl yada bu dunya herkese adıl davranıyo derse ya baya zengin bi heriftir yada cok salaktır yada kordur(kor derken gozu gormeyen diyil. goren ama gordugunden bi bok anlamayan)


misal gecen bi geziye gittik. aşıyan gezisi. denize sıfır evler bahceler deniz ve toprak kokusu ucusan martılar falan. istanbul onların. biz kenarda onların gormedıklerınde yasarız onların gormedıklerını goruruz. istanbul onlara istanbul yasam onlara yasam


misal al bak aşıyandaki abi bunu tevfik fikretin dünyaya acılan kapısı olarak gösterdi bize-manzara adamın penceresinden-











al bak buda benim dünyaya acılan kapım. daha doğrusu benim dünyama acılan kapı









sonra kimse gelip bana bu dünya adil demesin. neden onlar pencerelerinden bakınca ucuşan martıları görüyoda ben bakınca zikişen kedilerden başka bişey görmüyodum? neden he tanrım neden? -diit diit diit diiiittt aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor kişi kapsama alanı dışına cıkmıs olabilir-

hani allahın unuttuğu yer derler ya. öyle biyerdeyim işte ben(tamam lan tamam bizim dünyamızda cok farklı diyil geyiğine başlamayın hiç sevmem. madem okuyon kesmede oku işte)
ha güzel şeyler olmuyo diyil oluyo tabi. misal bikeresinde ben ufakken mahallede maç yapıyoduk gol atmıstım. attığım golede deli gibi sevinmistim-bok gibi oynardım lan futbolu. halada oynayamam misal- mahallenin ipne abiside karsı takımdaydı sevindim diye beni dövüp çöplerin içine atmıştı. ben ğüeeeee diye ağlarken adalet yoktu mesela orda..
Yada eş keçum(pokemon izleyenler bilir) tasomu mahallenin büyük ipnesi caldığındada adalet yoktu. zaten hiç olmamıştıki. hayat onlara hayat hacı.

misal mtv de teen cribs mi ne diye bi program var(bu konudada bisi yazıcam ayrı olarak) programın basında genclere odalarını evlerini dekore etmede yardımcı olucak fikirler diyo. oturdum izliyim dedim. maksat zaman ölsün. iki tane sarısın tam amreik(amerikan) cocuk. 14 yaşında. sizi evimizi gezdircez dediler. iki tane arazi aracına bindiler sürmeye başladılar. bahçe kapısı acıldı adamlar bahceden evlerine motorla gidiyolar yürüncek bi yol diyil. bizim bahcemiz evin önündeki sarmaşık ağacının toprağı. bi bucuk karışkare. adamlar evine arabayla gidiyo. ulan ipnelerin evinde göl varmıs lan. havuz falan diyil bildiğin göl var böyle. zaman gecirmek için cok güzel bi yer diodu amerik kardeşler. vallaha orda olsam o gölde boğardım onları. odaları gösterdiler 16 tane plazma var lan bi odada. aynı anda pek çok film izleyebiliyoruz diyo ipneler. sinir krizi geçiriyorum ben o sırada koltukta. yastığı ısırıyorum. ve soruyorum tanrım adaletmi bu?! -diit diit diiit diiiitt aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor. kişi kapsama alanı dışında olabilir yada sizi duymak istemiyodur.

Bizzat Ben

Kimim ben? Bazen ben bile bulmakta zorlanıyorum. Bazen düşünüyorum neyim ben? Ve bazende soruyorum ''Kimsin sen?'' Sanırım bu yazıyı okuduğuna göre ya boş vakitin çok bol ya baze şeylerden sıkıldın yada yapıcak farklı şeyler arıyosun. Ama her halukardar anlaşılıyor BOŞ bir insansın ve yapıcak başka bir şeyin yok sanırım. Sadece en deyerli şeyini vaktini öldürüyorsun bu saçma yazıyı okurken. Benim sana tavsiyem hemen bu saçma seyi kapat ve bundan önce her ne işle uğraşıyorsan git onla uğraş annene yardım et kendine kahve yap meyve suyu yada süt iç. Ama bu saçma seyle uğraşmayı bırak. Hadi defol git.....










































































...Hala gitmedinmi? Güzel eyer hala burdaysan sana şunu söyliyebilirim ki sanırım sende benim gibisin. Onlardan farklısın. Meraklısın ve başladığın bir şeyin sonunu getirmeyi seviyosun(artık biraz samimi olalım ne dersin? bunu kendine saygısızlık olarak alma. burdan sonra yazım kurallarını pek iplemeden yazıcam) neyse ne diyodum. heh önceki sözlerim için senden özür dilerim deyerli okur. eyer her kimsen. ama sunu biliyorum herkimsen tanışırsam elbet seviceğim birisin. bunca lafı hala cekiyosan benim gibisin. demiştimya kimim ben diye. senin gibi biriyim. öncelikle yapıcak çok fazla bişeyi olmıyan biriyim. genelde pek fazla sey hissetmeyen biriyim. nabza göre şerbetim. yeri gelir aglama duvarı olurum yeri gelir neşe kaynağı olurum. sağlam metal dinleyicisiyimdir. ne zaman istersen bu konuda konuşabilirsin. hangi gruptan kimden bahsettiğini bilmesemde eyer beni ''biri'' olarak görme yüceliğini görüp birsey anlatıyorsan dinlerim zira pek başıma gelen birşey diyil. neyse ne diyordum heh. anlatıcak çok şeyi olupta pek falza kimseyi bulamayan biriyim.(acıyın bana gibi oldu ama öyle diyil) tüm bunlardan mutluluk duyucak kadar manyak biriyim. en üzücü şeye üzülmicek en mutlu edicek seye sevinmicek kadar 'ruhsuz' biriyim. anıl ım ben. tek iddiam etrafındakilerden farklı biri olduğım. tanınmaya deyer biriyim demiorum ama etrafımdakiler sanırım bunu söyliyebilir. ben onların yalancısıyım. işin özü ben biri yim sadece biri. yapıcak konuşucak pek şeyi olmayan ama anlatıcak çok şeyi olan biri.