okuldan eve dönüp kendimi servisten dışarı atınca hızlı adımlarla yürüdüm apartmanın kapısına. hızlı hızlı bastım zile. cızt! sesi kapının ayrıca benim neşeminde açılış ziliydi. dışarda hızlı olan adımlarım apartman merdivenlerinde koşmaya dönüşmüştü. merdivenleri hayvan gibi üçer beşer çıkarak ilerledim 2. kata doğru. tam kapının önüne geldim kapının kapalı olduğunu farkettim. anahtarlarımı ararken niye kapı zilini çaldığımı niye anahtarla açmadığımı düşündüm. sonra vazgeçtim. daldım evden içeri. çantamı direk girişe bıraktım. omuzlarımdan kaydırarak seksi bir liseli genç girişi yapıcaktım elimdeki anahtarları vazonun içine uzaktan atıp çıkardığı çililing sesine yüzümde kurnaz ve pis bir gülüşle hıhm diye tepki vericektim. olmadı. omzumdan seksi bir şekilde inmesi gereken çanta bir bok çuvalı gibi lap diye düştü hole anahtarlarda vazoyla zerre ilgisi olmayan masanın üstünde bi yere sert iniş yaptı. annemin oolum napıyosun çizdin masayı sözüne aldırış etmeden attım kendimi mutfağa..
mutfakta tüm bu heycanın ve koşuşturmanın sebebi vardı. oval bedeni kırmızı rengi ile beni benden alan uzun yeşil sapıyla güzelliğine güzellik katan o güzel meyva. kiraz. kirazım. o oval bedeninden su damlaları süzülürken nede seksi olurdu o. hele birde ağıza girişi. ağzında dilinle sehvetle dans edişi ve tek diş darbesiyle kendini sana teslim edip içindeki tüm o güzellikleri sana yine kendine özgü hafifmeşrep havasıyla sunan o güzel meyve. kirazı yemiyor adeta kirazla şevişiyordum. dakikalar nası geçti anlamadan birinin çekirdeğini tükürüp diyerini alıyor aradada elime gelen erikleri hüpletiyordum. araya eriklerde girince adeta grup sex yapar gibi olduk. sonra birdeşu eriği tuza banıpda yiyeyim diyip fantaziye kaçında tuzlu erik tüm tat hücrelerimi skerttiği için bu fantazimde böylece bitmiş oldu. ama yinede tüm günün yorgunluğunu atmıştım. artık oturup dinlenmeliydim. orgazm sigarası niyetine attığım şeftalının çekirdeğini emiklerken düşündüm az önce yaşadığım duyguları. mutluluk bu dedim kendi kendime. saadet bu. ama bu orospularda para verdikçe varlar. paran olmadımı zerre uğramazlar yanına diyip dert yandım şeftali çekirdeğine.
kirazlar azaldıkça bir hüzün kapladı içimi. ama hayır sakın yanlış anlamayın bu hüzün kirazın bitmesinden dolayı değildir. bu hüzün sona kalan kirazları gördükçe kapladı içimi. en güzel en kırmızı olanları başta yenilmiş en sona çürük küflü ve benden önce böcükler kurtçuklar tarafından tadına bakılmış tazeliğini kaybetmiş kirazlar vardı. kırmızı yerine artık mora dönmüş adeta kangren olmuş gibi duran ve hayattan zerre keyif almadıkları her halinden belli olan kirazlar. işte o kirazlarda gördüm ben kendimi. o kirazların içinden bitanesiyle özleştirdim kendimi. o kiraz ben oldu bi anda. o kirazı diğer tüm kirazlardan çok sevdim. uzun uzun baktım o kiraza. sonra attım ağzıma. tadımda ne skikmiş lan dedim. ptüü diye tükürdüğüm çekirdeğime kendime göre gayet başarılı bir tekme yerleştirdim.