''You are only as free as your mind lets you be''
Philip Anselmo

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Patates tadında bir öykü

Merhaba. Benim adım mitat. ve ben bir patatesim. ama sıradan bir patates değil. öyküsü olan bir patates.Kardeşleri mekdanıltsa iş vaadiyle kandırılıp kaçırılan sonra kızartma yapılan bir patatesim. işte benim sıra dışı öyküm

herşey 2 ay önce o yağmurlu günde başladı. ben annem ve kardeşlerim-babam kendi kabuğunu fermante edip viski yapan bir keşti- bir yaprağın altına sığınmıs bekliyorduk. derken bir sesle irkildik. çiftliğin sahibi ahmet ağa çiftliğe gelmişti. üstelik yanlız değildi. yanında tanımadğımız bir adam daha vardı. bu sene iyi ürün olduğunu söylüyordu. alcak! onun gözünde patatesten başka bir şey değildik. aslında biz patatestik. bir patatesten cok daha fazlası

sonra adam arkadaşlarım arasında gezmeye başladı. hakanı olduğu yerden kaldırıp hmm haribden iyi olmus dedi. mına koduğumun hakanı. harbiden iyi patatesti. kıskanırdım onu. sonra hakanı yukardan yere attı. hakan bi taşın üstüne düştü ve cörk diye ortadan ikiye ayrıldı. oh olsundu. hak etmişti.

daha sonra bir sabah uyandığımda kardeşlerimin gittiğini farkettim. annem ağlıyarak böğühehehehehehee göthühehehe göt ühüheheheheheheheeee diyordu. ana ne deyon ne götlüğümü gördün diye sordum sus anaya göt denmez. kardeşlerini götürdüler git bul onları yavriim kurban olurum sana dedi.

normalde 2 patates kafalı patates için yorulmazdım ama annemin ''yavriim'' deyişi işleri değiştirmişti. kardeşlerimi bulmalıydım. valizimi topladım ve beni alıp kamyonete koyması için fadik'in gelmesini bekledim. taş gibi hatundu fadik. resmen harcanıyodu burda. ama su anda kardeşlerim daha önemliydi.

yolculuğumun sonunda fabrikaya ulaşmıştım. ses yapmadan içeri girmem lazimdi. ama bir patates olduğum için cok zor olmayacaktı. kah yuvarlanarak kah düşerek kah eller üstünde patronun odasına yakın olan bi kasa içinde yerimi almıştım. artık iş patronun odasına girmekti. sonradan adının hakkı olduğunu öğrendiğim patatesten beni yukarını itmesini istedim. istediğim gibi vaz geçtim. yukarı itme bahanesiyle g.tümü elliyodu ipnetor. bir iki tekme attıktan sonra fırladım kasadan. fırlarken ne vuryon yaağ! it dedin ittik diyişini duydum. gidip kabuğunu yüzmek istedim ama kardeşlerim bekleyemezdi.

kendimi bir tuğlaya bağladım tuğlayı fırlattım tuğlanın çekmesiyle camdan içeri girdim. kırılan camlar oramı buramı kesip kabuğumu soymuştu. nişastalı su akıyordu her yerimden. rambonun film sonlarındaki hali gibiydim. ah bu seksi halimle fadik beni göreydi. ama daha önemli bir işim vardı.

yapıştım patronun kafasına. yapışmadan öncede anlanın çatına tüm kuvvetimle savurdum kendimi. dedim söyle kardeşlerim nerde!

dedi ne bilem lan kardeşlerini binlerce pattis geliyi buraya.

pattismi?! pattismi?! iyi bi dayağı hak etmişti. ama kardeşlerim daha önemliydi.
sabaha karşı gelmiş olmalı dedim. haa onları mekdanıla sattık biz yaw ehe ehe senin kardeşi şimdi ehe ehe dedi. yok bu sefer tutmicam kendimi dedim. vurdum kafayı. yediği kafanın acısıyla yerde zıbardı bu. arkamı dönüp çıktım odadan.

bi şekilde ulaşmalıydım kardeşlerime. ayrıca hangi mekdanıltstı lan? keşke kafayı gömmeseydim dedim. yanına gidip sordum hangi mek lan cabuk söyle dedim. ıh mıh bişiler dedi dedim tiallah belanı versin senin gibi patronun. vurdum kapıyı çıktım. bana parmak atan patatesi buldum. dedim gonuş lan gondoş! nerde kardeşlerim. dedi bakırköydeki mekte. attım kendimi yola. yolda büssürü şey geldi başıma. ama cok sıkıldım anlatmıycam. direk konya gelcem. meke gittim lan baktım patronun karısı benim biraderi bi keccaba bi maynoze bandırıp bandırıp lüpletiyo. ulan dedim intikam almalıydım. intikam alacaktım. plan yapmaya koyuldum. ama planımı anlatmıycam size.

gider anlatırsınız falan. zati bunları anlattığım için simdi size kafa atmam lazim ama intikamım daha önemli